İflas, bir bireyin veya bir işletmenin borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunu resmi olarak ilan etmesi durumudur. İflas, genellikle mali zorluklar nedeniyle borçların vadesinde ödenememesi sonucu ortaya çıkar.
İflas süreci, borçlunun varlıklarının mahkeme aracılığıyla değerlendirilmesi ve alacaklılara adil bir şekilde dağıtılması amacıyla yürütülür. Bu süreç, alacaklıların haklarını korumak ve borçlunun mali durumunu düzenlemek için belirli yasal kurallara dayanır. İflas, genellikle mali yeniden yapılanma veya tasfiye ile sonuçlanabilir.
İflasa tabi olanlar kanunda açık bir şekilde sayılmıştır. Özellikle ticaret şirketleri ve gerçek kişi tacirler iflasa tabidir. İflasın hukuki boyutları ayrı bir yazının konusu olup ayrıca ele alınacaktır.
İflas ile ilgili Türk Ceza Kanunu’nda çeşitli düzenlemeler yer almaktadır. Bunlar hileli iflas ve taksirli iflastır. Hileli iflas adında anlaşılacağı üzere malvarlığını çeşitli yöntemler ile bilerek iflas etmektir.
Yazımızın konusu ise TCK m.162’de düzenlenen taksirli iflastır.
Madde 162- (1) Tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmemesi
dolayısıyla iflasa sebebiyet veren kişi, iflasa karar verilmiş olması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Herhangi bir şekilde hileli davranış içerisinde olmadan iflas eden bir kişi için TCK m.162 kapsamında soruşturma başlatılabilir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde kapsamında ceza verilebilmesinin temel koşulu ”Tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmemesi” hususunun sanık aleyhine olacak şekilde ispat edilmesidir.
Sadece ticaretin getirdiği riskler nedeniyle iflas edenler hakkında iflas etmiş olmalı nedeniyle bu maddenin uygulama alanı bulunmamaktadır.
İlk Yorumu Siz Yapın